Öğretmenlik aşkıyla kanseri yendi, sesini kaybettiği için mesleğine veda ediyor

Kanseri yendi, sesini kaybettiği için öğretmenliğe veda ediyor

Hastalıkların peşini bırakmadığı genç bayan, hayata tutunduğu öğretmenliği bırakmak zorunda kaldı

İSTANBUL – Hayatı hastanelerde geçen 31 yaşındaki Kadriye Eser, küçük yaşlarda ilik nakli olurken sonrasında yemek borusu kanserine yakalandı. Öğretmenliğe olan tutkusuyla hastalığını yenen genç bayan, ses telleri alınınca konuşamaz hale gelirken mesleğine veda etme kararı aldı.

Sultangazi’de yaşayan 31 yaşındaki Eser ailesinin 10 çocuğundan altıncısı olan Kadriye Eser’in hayatı hastane koridorlarında geçti. 14 yaşında kemik iliği hastası olduğu anlaşılan genç bayan için yorucu süreç de başladı. Eser, daima hastaneye gidip gelmesi sebebiyle lise birinci sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldı. Yıllar içinde durumu berbatlaşan genç bayana ablasından alınan ilik, umut oldu. Bir yandan hastalıklarla gayret eden bir yandan öğretmenlik hayalini gerçekleştirmek için açık öğretimden liseyi bitiren genç bayan üniversite imtihanlarına hazırlandı. Muş Alparslan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği kısmını kazanarak çok istediği öğretmenlik yolunda da birinci adımı attı. 2016 yılında eğitimini muvaffakiyetle tamamlayan genç bayan, öğretmenliğe memnunlukla başladı. 2017 yılında Türkçe öğretmeni olarak Şırnak Uludere’de bir okula atanarak misyona başlayan genç bayanın, 29 yaşında yine şikayetleri oldu. Genç bayan, yemek yiyemez hale gelirken kilo vermeye başladı.

Önce ilik kanseri sonra yemek borusu kanseri oldu

Tedavisi için İstanbul’a gelen Eser’in yapılan tetkiklerde yemek borusunda tümör olduğu anlaşılırken kendisi ve ailesi büyük keder yaşadı. Nakil geçmişi bulunan hastaya gittiği birçok hekim tarafından ameliyatın riskli olabileceği tabir edildi. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ertan Bülbüloğlu ile görüşen Eser, ameliyat olmaya karar verdi. Kemoterapi tedavisinin akabinde Prof. Dr. Bülbüloğlu genç bayanın ameliyatını muvaffakiyetle gerçekleştirdi. Kanseri yenen lakin tümörün gırtlağında bulunması nedeniyle ses telleri de alınan genç bayan, konuşma yetisini kaybetti. Kanseri yendiği için sevinen lakin sesini kaybettiği için aşkla yaptığı öğretmenlik mesleğine veda etmek zorunda olduğunu söz eden genç bayan, sevinçle üzüntüyü bir ortada yaşadı. Denetimleri süren Eser’in tedavi sürecini ablası Perihan Eser anlatırken, Prof. Dr. Ertan Bülbüloğlu da hastasının son durumuna ait bilgi verdi. Aygıt yardımıyla konuşabilen genç bayan kimi vakit da kanılarını yazıyla anlatıyor.

“Artık konuşamadığı için öğretmenliğe veda etmek zorunda kaldı”

Kız kardeşinin uzun yıllardır hastalıklarla uğraş ettiğini anlatan Perihan Eser, “2019’dan evvel yutma zahmetiyle başladık, başlarda reflü denildi, sonra memleketten buraya geldik. Burada yemek borusu kanseri diye tanısı konuldu, ondan sonra ameliyat olmaz denildi zira daha evvel nakil kıssası vardı. Kemoterapi, radyoterapi gördü. Ameliyatının çok sıkıntı olduğunu, bedeninin kaldıramayacağını söylediler. Ertan Hocam ameliyatımızı başarılı bir formda yaptı, artık yemek yiyebiliyor artık. Hiçbir halde su bile yutamıyordu hatta tükürüğünü bile yutamıyordu. Mide tüpü takıldı, bir yıldan fazla bir süreçte mamayla beslendi. Ameliyattan sonra yavaş yavaş sıvılar sonra katılar artık istediği her şeyi yiyebiliyor, Allah’a şükür. Kadriye için çok güç oldu, yemek yiyememesi onu ruhsal olarak da çok etkiledi. Her vakit yemek yeme umuduyla tedavisini sürdürdü, ameliyat olamaz dediklerinde çok büyük bir hayal kırıklığına uğradı, çok berbat oldu. Ameliyatta 30 kiloydu artık 38 kiloya yükseldi, tabi yavaş yavaş daha da düzgün oluyor. Her gün biraz daha kilo alıyor. Onun yanında biz de yemek yiyemiyorduk, bu bizi çok etkiledi. Ailecek yemek yiyememenin ne kadar makus bir şey olduğunu öğrendik. 2019’da nakil oldu abladan alınan ilikle. Şırnak Uludere Şehit Mehmet Paksoy Ortaokulu’nda 6’ncı sınıflara Türkçe öğretmenliği yapıyordu. Öğretmenliği, çocukları çok seviyordu, çok istediği hayal ettiği bir meslekti artık konuşamadığı için maalesef ki öğretmenliğe veda etmek zorunda kaldı. Tümör çok üstte olduğu, mecburen gırtlağı da almak zorunda kaldıkları için bu türlü bir durumla karşılaştık. Daha evvel çocuklara tahtada ders anlatıyordu, artık deftere yazıp bizimle paylaşıyor” formunda konuştu.

“Hastamızın yakın takipleri devam etmekte”

Genç bayana gerçekleştirilen tedaviye ait bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ertan Bülbüloğlu, ” Hastamız bize yaklaşık iki yıl evvel geldi. 13-14 yaşlarında fanconi aplastik anemisi diye isimlendirdiğimiz, kemik iliği naklini gerektirecek bir hastalık teşhisi konuyor. Bu hastalığa yakalanıyor ve kemik iliği nakli oluyor. 5 yıl tedavi süreci devam ediyor ancak bundan 10 yıl sonra da bu sefer nakil sonrası yemek borusu tümörü gelişmişti bize geldiğinde yaklaşık 2 yıl evvel. Hastalığı, yemek borusunun skuamöz hücreli karsinom isimli özel bir çeşitti. Bu hastaya her ne kadar nakilli olsa da çok kısa müddet kemoterapi ve radyoterapi tedavisi verildi. Ancak korona periyodunda kimi tedaviler aksamıştı. Bu hastamız da o biçimde 1-1,5 yıl kadar tedavi süreci aksamış olmakta birlikte hastamız geldiğinde radyoterapiye bağlı yemek borusu striktür ve striktüre bağlı aspirasyon ona bağlı bronşektazi klinik bulguları vardı. Stent yerleştirilmedi. Sonuçta total özofajektomi dediğimiz yemek borusunun çıkarıldığı ve yerine midenin konulduğu bir ameliyatı yaptık. Hem bronşektazi gerilemiş oldu hem de özofagustaki tümörü ortadan kalkmış oldu” dedi.

“Enfeksiyondan ötürü ölebilirdi, evvel sıhhat, sonra ses”

Hastasının ses tellerinin alınmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Bülbüloğlu şöyle konuştu: “Üst tarafa yakın bir tümör olduğu için kulak burun boğaz kısmımız ses tellerinin olduğu kısmı de almak zorunda kaldık. Münasebetiyle hem yemek borusu hem de ses tellerinin olduğu faringo-özofajektomi dediğimiz bir ameliyatı olduğu için şu anda konuşamıyor. Mekanik konuşma aletleriyle konuşabilir. Hasta bu kadar genç yaşta bu kadar aksilikleri üst üste yaşayınca bir de hastanın da bünyesinin zayıf olması bu ortada enfeksiyonların üst üste binmesi, radyoterapi, kemoterapi alması bunların hepsi, korona devri de olunca haliyle sıhhatte aksamalar olmuş oluyor. Geldiğinde hastanın geçirdiği hastalığa bağlı darlık dediğimiz sebepten ötürü yiyip içemiyordu, ikincisi tükürüğünü yuttuğunda aşağı gitmediği için akciğere kaçıyordu. Sık sık pnömani atakları geçiriyordu. Evvel sıhhat, ses ikinci sırada diyoruz. Tabi ki üzülüyoruz, ses dışında da bağlantı kanalları var, işaret lisanı biçiminde tahminen ileri de işaret lisanını öğrenip bu öğretmenlik hevesini engelli olan öğrencilerle öğretmenliğini paylaşabilir. Sevdiği bir meslek, Türkçe öğretmeni lakin işaret lisanıyla bir arada geçmişteki aldığı eğitimi bir formda öğrencilere verebilir diye düşünüyoruz. Tıbbi manada akciğer enfeksiyonlarını sık sık geçirince enfeksiyondan ötürü ölebilirdi. Erken teşhis kanserde hayat kurtarır bu bütün tümörler için geçerli lokal dediğimiz evrede yakalanırsa tümörler daha güzel sonuçlar elde ediliyor”.