Tüp bebekte her basamak gebelik başarısını etkilemektedir. Embriyoloji laboratuvarında işlem gören yumurta ve spermin kalitesinin embriyoloji laboratuvarının donanım ve deneyimi kadar önemli olduğu gözden kaçırılmaması gereken bir noktadır. Kullanılan ilaç protokolleri kalite üzerine etkili olsa bile biliyoruz ki en nihayetinde vücudun kaliteli sperm ya da yumurta üretebilme yeteneği asıl belirleyici etmendir. O halde henüz tüp bebek tedavisine başlamadan önce yumurtalık ve testislere dışardan uygulanacak destek tedavileri ile yardımcı olunabilir mi sorusu akıllara gelmektedir. Vücutta yumurta veya sperm üretimini belli aşamalarda bloke eden; örneğin genetik problemler benzeri nedenleri bir kenara koyacak olursak diyetle alınan gıdaların ya da yaşanılan ortam özellikleri ile vücudun maruz kaldığı kimyasal/fiziksel etkenlerin düzenlenmesi, üreme hücrelerinin kalitesinde ve dolayısıyla gebelik başarısının artışında oldukça önemli yere sahiptir
Çiftlerin her ikisi için de geçerli olmakla beraber özellikle tüp bebek tedavisine hazırlık yapan kadın hastalar için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi oldukça önemlidir.
— Yapılacak yaşam tarzı değişiklikleri için önerilen ideal olarak hastaların kendisine üç aylık süre ayırmasıdır (acilen zaman kaybetmeden tedaviye başlaması gereken kanser hastalarında bu süre beklenemeyebilir). Bu süre bir nevi vücut ve bunun akabinde beyindeki negatif kodlamalar için detoks amacı taşımaktadır.
— Kilo kontrolü: Özellikle vücut kitle indeksi (VKİ) yüksek olan hastalarda kilo verilmesi teşvik edilmeli ve VKİ’nin 30 ve altında olması hedeflenmelidir (tam tersine aşırı zayıf hastaların da gerekli tetkikler sonrası uzman kontrolünde sağlıklı kilo alması sağlanmalıdır).
— Yürüyüş, yoga ya da yüzme tarzında egzersizler yapılmalıdır. Burada kastedilen kesinlikle ağır egzersiz değildir, amaç bir taraftan vücudun egzersiz kapasitesini arttırıp kan dolaşımını düzenlerken aynı zamanda kilo kontrolüne destek olmaktır.
— Gerekli beslenme değişiklikleri yapılmalıdır. Akdeniz tarzı beslenmenin yumurtalıklar üzerinde olumlu etkisi bilinmektedir. Her türlü katkı maddesi içeren hazır paketli ürünlerden uzak durulmalıdır. Ayrıca aşırı kafein alımının doğurganlık üzerinde olumsuz etkileri olduğundan kahve vb. tüketimi sınırlandırılmalıdır. Mutlaka günlük yeterli su alımına özen gösterilmelidir.
— D vitamininin üreme sağlığı üzerindeki önemi son yıllarda daha çok anlaşılmış olup D vitamini eksikliğinin takviye ile giderilmelidir.
— Vücuda antioksidan desteği sağlanmalıdır. Tüketilecek olan besinlerden sağlanacak antioksidanların yanı sıra doktorunuzun önereceği ve hücre yenilenmesine katkıda bulunacak besin desteklerinden faydalanılabilir (koenzim Q10, C vitamini, çinko, selenyum, Omega 3, çeşitli B vitaminleri, folik asit gibi)
— Maruz kalınan kimyasal düzeyini mümkün olan en az düzeye indirmek gereklidir. Bu konu aslında en çok gözden kaçırılan durumlardandır. Çünkü kimyasal deyince pek çok kişinin aklına sanayide kullanılan ya da zaten insan sağlığına kesin olarak zararlı olduğu bilinen kimyasallar gelmektedir. Oysa asıl ve belki de daha önemli olan kimyasal maruziyeti günlük hayatın akışı içinde olmaktadır. Özellikle her gün kullanılan temizlik maddeleri, şampuan/vücut jelleri, deodorantlar ve kozmetik ürünler en çok maruz kalınan kimyasallardır. Çoğu kez göz ardı edilen bu ürünlerdeki kimi bileşenler vücutta ciddi hormonal dengesizliklere yol açmaktadır. Bu ürünlerin kullanılmaması ya da kullanılacak olsa bile mümkün olan en az katkı maddesi içerenlerin tercih edilmesi ve ürüne maruziyet süresinin sınırlandırılması önemlidir.
Bütün yaşam tarzı değişikliklerinin vücut ve üreme hücreleri üzerine olumlu etkilerini görebilmek ve bunları pekiştirebilmek için kişinin beynindeki olumsuz kodlamaları azaltması/ortadan kaldırması oldukça önemlidir. Bu hususta hastanın ailesi ve yakın çevresi büyük rol oynamakla beraber gerekli durumlarda profesyonel yardım almaktan kaçınılmamalıdır