CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Türkiye, İsviçre ve Finlandiya ortasında imzalanan üçlü muhtırayla ilgili “Yapıcı belirsizlik ismi altında herkesin kendine nazaran çekebileceği bir metin fakat içinde somut manada YPG’nin terör örgütü olduğu, FETÖ’nün terör örgütü olduğu, ‘biz şu iadeleri yapacağız’ üzere bir taahhüt bulunmamaktadır bu metinde. O yüzden bir diplomatik zafer asla değildir” dedi. Çakırözer, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine ait TBMM onayının geciktirilmesinde yarar olduğunu söyledi.

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Çakırözer, özetle şunları söyledi:

“EKİME BIRAKILAN YASANIN KATİYEN GETİRİLMEMESİ, BÜSBÜTÜN ÇEKİLMESİ GEREKİR”

“Gazetecilerin ve milyonlarca yurttaşımızın soyut münasebetlerle en üç yıl mahpusta kalmasına yol açacak, toplumsal medya ağlarının erişimlerini büsbütün engelleme yetkisi verecek ve basın kartları konusunda yeniden sarayın rolünü arttıracak sansür yasası, haziran ayına damgasını vurdu. Yasa Meclis’te biz muhalefetin, alanda gazeteci meslek örgütlerinin ve toplumsal medyada yurttaşların yansıları üzerine, üzerinde tekrar düzenleme yapılması için ekim ayına bırakıldığı açıklandı. Tabi ki şu anda bu bahsin görüşülmemesi, ertelemesi kıymetlidir, olumludur fakat kâfi değildir. Bu kanunun bence büsbütün gündemden düşürülmesi gerekir.

Eğer Meclis’e bir yasa gelecekse bu yasa gazetecilerin haberleri, yazısı, milyonlarca yurttaşında fikrini söz ettiği için toplumsal medya paylaşımları nedeniyle mahpusa atacak bir düzenleme asla olmamalıdır. Şayet bir yasa yapılacaksa bunun gazetecilerle, basın meslek örgütleriyle ve muhalefet ile iş birliği içinde götürülerek çıkarılması gerekir. Yoksa şu anda ekime bırakılan yasanın katiyen getirilmemesi gerekir, büsbütün çekilmesi gerekir.”

“TÜRKİYE VE KKTC’NİN ULUSAL ÇIKARLARINA AYKIRIDIR”

NATO Doruğu’na ait de açıklamalar yapan Çakırözer, şöyle devam etti:

“Pazartesi günü uyarmıştık. Türkiye‘nin Kıbrıs konusunda, haklı davamız olan Kıbrıs konusunda, Kıbrıs Türkünün, KKTC’nin hakkının hukukun yok olmaması, sayılmaması konusunda bir ihtardı. Ne demiştim ben, bakın demiştim, ‘NATO tepesi Rum kesiti başkanı de davet edilmiş ve bu davet Türkiye‘nin onayı ile yapılmış.’ Gazetede çıkan haberi söyledim. Bu haberin Dışişleri Bakanlığı tarafından yalanlanmadığını söyledim. ve burada demiştim ki ‘NATO’da Türkiye veto hakkına sahip bir ülkedir. Biz evet demeden hiçbir şey olmaz…’ O yüzden ‘Rum kısmı önderi işte buraya geliyor, İspanya rica etti AB ile bir yemek yiyelim’ diye. Madem o denli bir şey yapıyorsunuz ‘o masaya KKTC Cumhurbaşkanı’nın da gitmesini sağlayın. Siz de bir ricada bulunun’ demiştik. Maalesef ikazlarımıza kulak verilmedi.

Bu fotoğraf NATO tepesi sırasında çekildi. Bu fotoğrafta Anastasiadis var. ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve grubundakilerle selamlaşıyor…Ama Rum kısmı önderinin o tepeye gidişinde Ankara’nın onayı var. Bu fotoğrafta KKTC önderi yok. Bu fotoğrafta Kıbrıs Türkünün hakkı, hukuku yok sayılmış.

Bugüne kadar alt düzeylerde yapılan görüşmeler lakin Türkiye’nin isteği ile yapılabildi. Lakin bu sefer AKP iktidarı, saray idaresi Madrid’deki yemeğin önderler düzeyinde olmasına istek gösterdi.”

Bu durumun kabul edilemez bir tavır olduğunu belirten Çakırsözer, “Türkiye ve KKTC’nin ulusal çıkarlarına aykırıdır” dedi.

“YPG’Yİ FETÖ’YÜ TERÖR ÖRGÜT OLARAK KABUL ETTİKLERİNE AİT TEK BİR SÖZ YOKTUR BU METİNDE”

Türkiye, Finlandiya ve İsveç ortasında imzalanan üçlü mutabakata da reaksiyon gösteren Çakırözer, şunları söyledi:

“Türkiye’nin talepleri haklıdır. Tüm ülkeler hele hele NATO’ya girmek isteyen ülkeler, Türkiye’de dahil tüm müttefiklerin güvenlik telaşlarını, terörle ilgili korkularını dikkate almak zorundadır. Lakin ortaya çıkan evrak bu taleplerde bir somut, yani iadeler konusunda, mesela YPG’nin bir terör örgütü olarak tanımlanması konusunda bir somut tabir içermemektedir. Bu dokümanda zati kendileri de sonrasında hem İsveç hem Finlandiya önderleri NATO’da düzenledikleri basın toplantısında yeni bir durum getirmediğini bu bahsin, İsveç Başbakanı mesela, İsveç vatandaşlarının iadesinin kelam konusu olmadığını, iade konusunu hem kendi kanunlarını hem milletlerarası kontratlara nazaran uygulayacaklarını söyledi. Esasen bugüne kadar olan durum bu. O nedenle de bugüne kadar hiçbir iade alamıyoruz. YPG’nin terör örgütü olarak tanınmasını sağlayamıyoruz. O yüzden bu evrakta bu alanda yeni bir şey hiçbir biçimde yoktur. Terör tarifleri ortasında Türkiye ile Finlandiya ve İsveç ortasında da ortak bir tavır yoktur bu evrakta. PKK’yı aslında terör örgüt olarak gören ki AB üyesi oldukları için görmek zorundalar, AB’nin terör listesinde iki ülke bunu tekrar ediyor lakin YPG’yi FETÖ’yü terör örgüt olarak kabul ettiklerine ait tek bir söz yoktur bu metinde.

“YAPICI BELİRSİZLİK İSMİ ALTINDA HERKESİN KENDİNE NAZARAN ÇEKEBİLECEĞİ BİR METİN”

Ne yapılmalıdır. Türkiye tabi ki devlet olarak bu mutabakatın uygulanmasının takipçisi olmalıdır. Bunu sağlayabilmek için de İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine ait sonuncu onay olacak olan TBMM onayının bence geciktirilmesinde yarar vardır.

Bu üçlü muhtıranın en büyük eksiği bunu denetleyecek olan bir tarafın olmaması. Bir NATO dokümanı değildir bu. NATO’nun taraflarının İsveç’e ya da Türkiye’ye ya da Finlandiya’ya yönelik ‘siz bunu söylediniz ancak bunu yapmadınız’ diye söyleyebilecek bir kontrol yoktur bu tıp anlaşmalarda…Yapıcı belirsizlik ismi altında herkesin kendine nazaran çekebileceği bir metin lakin içinde somut manada YPG’nin terör örgütü olduğu, FETÖ’nün terör örgütü olduğu, ‘biz şu iadeleri yapacağız’ üzere bir taahhüt bulunmamaktadır bu metinde. O yüzden bir diplomatik zafer asla değildir.”