Antalya‘nın Akseki ilçesinde atalarından kalan eşyaları biriktiren turizmci Mustafa Kavasoğlu, oluşturduğu müzede ortalarında müzik enstrümanları, saat, radyo, küp, beşik ve kıyafetlerin de bulunduğu 6 bin parçayı sergiliyor.

Bademli Mahallesi’nde dünyaya gelen ve 1,5 yaşındayken ailesiyle İstanbul’a taşınan Mustafa Kavasoğlu, konutunun bir köşesinde dedesinden, ninesinden kalan eski eşyalarla kılıcın yer aldığı şark köşesi kurdu.

Baba ocağına geldiği her yıl farklı nesneleri köşesine ekleyen Kavasoğlu, eşyalarını vakit zaman İstanbul’da çeşitli etkinliklerde sergilemeye başladı.

Kavasoğlu, doğduğu topraklarda müze oluşturma hayaliyle Akseki’ye dönerek, düğmeli konutlarıyla ünlü Sarıhacılar Mahallesi’ne yerleşmeye karar verdi. Yörenin dokusuna uygun iki katlı bir bina yapan Kavasoğlu, küçük müzesini binaya taşıdı.

Tarihe meraklı turizmci, 2015’te açtığı Mustafa Kavasoğlu Türk Etnografya Müzesi’ne yasal statü kazandırmak için Kültür ve Turizm Bakanlığına müracaatta bulundu. Bakanlığın bu yıl tescillediği küçük müzede, yıllara meydan okuyan müzik enstrümanları, saat, radyo, beşik, kıyafet, telefon, gaz lambası, mutfak eşyaları üzere yaklaşık 6 bin modül sergileniyor. Ziyaretçilerini vakitte seyahate çıkaran müze, yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor.

“Yöreye kalıcı bir eser kazandırdığım için gururluyum”

Mustafa Kavasoğlu, AA muhabirine, müze hayalini gerçekleştirmenin memnunluğunu yaşadığını söyledi.

Kavasoğlu, sergilenen en pahalı modüllerden birsinin arkadaşı tarafından müzeye ikram edilen bal küpü olduğunu tabir etti.

Bal küpünün bir arkeolog arkadaşının dikkatini çektiğini aktaran Kavasoğlu, “Yapılan incelemede bal küpünün Roma devrine ilişkin olduğu belirlendi. Bakanlık yetkilileri gerekli tescil süreçlerini tamamladıktan sonra küpü bize zimmetlediler.” diye konuştu.

Kavasoğlu, doğduğu yöreye kalıcı bir eser kazandırdığı için çok gururlu olduğunu lisana getirdi.

Müze ziyaretçilerini etkiliyor

Tatil için Gaziantep’ten gelen Ramazan Tahiroğlu, bir arkadaşın tavsiyesi üzerine Sarıhacılar’a geldiklerini söyledi.

Mahallede bu türlü bir müzeyle karşılaşacaklarını hiç varsayım etmediklerini belirten Tahiroğlu, “Torosların doruğunda ve bir köyde geçmişimizi yansıtan müzeyle karşılaştık. Çok bedelli eşyalar mevcut. Epeyce etkilendik. Herkese bu türlü bir hoşluğu görmelerini tavsiye ederim.” dedi.

Almanya’dan gelen Hofman Andrea da müzeyi gezdikçe, geçmişteki insanların nasıl bir hayat sürdüğünü öğrendiğini vurguladı.

Daha evvel ismini duymadığı eşyalarla karşılaştığını anlatan Andrea, müzenin bölge açısından kıymetli bir paha olduğunu söz etti.