Silahlı hücumda öldürülen eski Dava Ocakları Genel Lideri Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça’nın Yargıtay üyeliğine seçilmesine reaksiyon gösterdi.

“ADALETE İNANCIMIZ DERİNDEN SARSILDI”

Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Ayşe Ateş, “Henüz iddianamenin ortada olmadığı; adice, planlı, alçakça işlenmiş ve her tarafıyla aydınlık olmasına karşın büyük bir kısmı karanlıkta bırakılmış bu suikastın bütün faillerinin tutuklanmadığı bir ortamda belgeye bakan Sayın Savcı Ayhan Ay’ın iki ay müsaadeye çıkması, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Ahmet Akça’nın vazife yerinin değiştirilerek Yargıtay üyeliğine getirilmesi akıl ve mantık dışı olmakla birlikte, adalete olan inancımızın daha da derinden sarsılmasına yol açmıştır” sözlerini kullandı.

Ayşe Ateş, açıklamasında, “Maddi kanıtlar doğrultusunda tutuklanıp demir parmaklıklar arkasına konulan kimi sanıkların mevcut durumu hukuksal boşluk olarak kıymetlendirme gafletine düşerek tahliye talebine hazırlandığını da biliyoruz. Bütün bu yaşanan gelişmeler doğrultusunda, adaleti sağlamakla mükellef kişi ve kurumlar tarafından cevaplanmayı bekleyen soru sayısı da her geçen gün artmaktadır” dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Ahmet Akça'nın Yargıtay üyeliğine atanması ve suikast sanıklarının tahliye girişimleri hakkında:

Henüz iddianamenin ortada olmadığı; adice, planlı, alçakça işlenmiş ve her yönüyle aydınlık olmasına rağmen büyük bir kısmı karanlıkta bırakılmış…

— Ayşe Ateş (@ayseatesaa) January 17, 2024

Ayşe Ateş’in yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:

“Henüz iddianamenin ortada olmadığı; adice, planlı, alçakça işlenmiş ve her istikametiyle aydınlık olmasına karşın büyük bir kısmı karanlıkta bırakılmış bu suikastın bütün faillerinin tutuklanmadığı bir ortamda evraka bakan Sayın Savcı Ayhan Ay’ın iki ay müsaadeye çıkması, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Ahmet Akça’nın misyon yerinin değiştirilerek Yargıtay üyeliğine getirilmesi akıl ve mantık dışı olmakla birlikte, adalete olan inancımızın daha da derinden sarsılmasına yol açmıştır.

“BAZI SANIKLARIN TAHLİYE TALEBİNE HAZIRLANDIĞINI BİLİYORUZ”

Bununla birlikte, maddi kanıtlar doğrultusunda tutuklanıp demir parmaklıklar arkasına konulan kimi sanıkların mevcut durumu hukuksal boşluk olarak kıymetlendirme gafletine düşerek tahliye talebine hazırlandığını da biliyoruz. Bütün bu yaşanan gelişmeler doğrultusunda, adaleti sağlamakla mükellef kişi ve kurumlar tarafından cevaplanmayı bekleyen soru sayısı da her geçen gün artmaktadır. Aşağıda yazılı bulunan ve karşılıksız bırakılan her soru ise evrak üzerinde daha ağır bir kuşku oluşmasına yol açmaktadır:

“ADALET TOKADI NE VAKİT İNECEK”

Dosyada ismi geçen ve serbestçe dolaşan şüphelilerin yüzüne adaletin tokadı ne vakit inecek. İddianame, ne vakit hazırlanacak. Yoksa tutuklu bulunan sanıkların tahliye talebine olumlu yaklaşılıp meczupların karartılmasına göz mü yumulacak. Herkes tarafından bilinmelidir ki Şehit eşim Sinan Ateş; siyasi bir koz veya seçim yatırımı değil, alçakça ve canice işlenmiş bir suikastın vatansever kurbanıdır. Şehit bir akademisyen, zalimce katledilmiş bir vatan evladıdır. Bu sırf bizim gözümüzde değil, kamuoyu vicdanında da bu türlü yer etmiştir. Tarihe de bu türlü not düşülmüştür.

Bugün bize düşen; adalete güvenmektir, devletimize inanmaktır. Adaleti sağlamakla mükellef olan kişi ve kurumlara düşen ise duyduğumuz itimadının de beslediğimiz inancın da boş olmadığını gösterip vicdanları rahatlatmak, endişeleri defetmek ve toplumun adalete olan inancını perçinlemek ismine en kısa müddette suikast belgesi üzerine çöreklenen kara bulutları dağıtıp adalet güneşinin yüzünü göstermesini sağlamaktır. Aksi hâlde, her gün biraz daha cesaretlendirilip şımartılan ve göğümüzde pervasızca dolanan o kara bulutların gözlerine kestirdikleri bir öteki Sinan Ateş’in üzerine kurşun olup yağması en muhtemel ihtimaldir.”